27 Ağustos 2009 Perşembe

KOLTUĞUN KADERİ

Dün gittim evimi tuttum! Cumartesi günü taşınıyorum inşallah. Toplanacak dünya kadar eşya var, neyse ki annem geliyor. Her zamanki gibi, kurtarıcı meleğim benim.
Hayatımın bir döneminde de Residence'de yaşadım diye anlatırım artık torunlarıma... Gerçi biyolojik olarak torun sahibi olma kapasitesi görmüyorum kendimde ama, olsun. Kuzenlerin torunlarının cicianneannesi olsam da bana yeter.
Bu tuttuğum ev, son dakikada bulundu, bütün baktıklarımdan daha güzel ve daha ekonomik oldu, çok da iyi oldu. Ben her akşam, ekimin 15'ine kadar havuza girer miyim? Bence girerim.
Günlerdir, Kaymak'ın yediği koltuğu ne yapacağımı düşünüyordum. Dün akşam, yediği yatak köşesini kamufle etmek için akşamın 10'unda haldır haldır migrosa gittim, havlu çarşaf alırken, battal boy çöp poşeti alıp koltuğu evden öyle çıkarmak çok mantıklı geldi. Son günlerde, çöp konteynerı, siyah poşet etiketli haberler kanımızı dondurdu gerçi... Ev sahibine yakalanma korkusuyla, bir gören olur şüphelenir, benim koltuk deşifre olur korkusuyla, kurbanımı poşetleyip çöpe sabahın köründe indim. Ama benim mini! koltuğum, konteynera sığmadı...
Neyse uzak bir yere atayım dedim ama, bagaja da sığmadı. Arka koltuk çabalarım da sonuçsuz kaldı. Tıslaya tıslaya, yolun karşısındaki boş arsaya yürüdüm. Şu anda, kendisi kaderiyle başbaşa. Umarım ev sahibim, iş dönüşü filan kafasını arsaya doğru çevirip oralara bakmaz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder