31 Mart 2009 Salı



Konuşmamla dinlemem arasında ciddi bir denge var. Dinlersem, çok az konuşuyorum. Eğer kimse konuşmuyorsa, o zaman kendi sesimi dinlemeye başlıyorum. İşte blogumun hikayesi.

Hiç tanımadıgım bir şehre yerleşmek gibi bir çılgınlık yaptım. Herşeye sıfırdan başlamak için. Şimdi, Ankaradaki'nden çok farklı bir hayatım var. Düzenli bir hayat... Her akşam aynı saatte işten çıkıp yürüyüşe gidiyorum. Güneş batarken. Denizle göğün aynı renk olduğu saatte. Huzur...işte içimdekini anlatan kelime bu. Artık sadece ben ve sessizlik varız. Hiçbir şey için telaşlanmıyorum, trafiğe takılmıyorum, her yere yürüyerek gidiyorum. Yağmurun sesini dinliyorum. Mutluyum galiba...Hoşgeldin sevgili blog.