21 Temmuz 2010 Çarşamba

BEN... AH KÜÇÜK BEN...

Ev yapımı denemeler dir her zaman tercihim. Sıcacık, tazecik, yüreğimden henüz kopup parmaklarımdan sayfalara akıvermiş, öylesine, benden taşmış, beni aşmış... Altında boğulmaktan korkup, yatağını sayfalara verdiğim coşkun gönül ırmaklarım, benim yazılarım...

Lakin bugün var bir alıntım, beni en iyi anlattığına inandığım...

bir yumak sarar gibi geçtim acılardan

bir kilit yüreğimdebir demir kapı

kuş uçmaz kervan geçmez bir yerlerdeyim

belki de aşk dediğin böyle olmalı

bir yumak sarar gibi geçtim acılardan

bir kilit yüreğimdebir demir kapı

kuş uçmaz kervan geçmez bir yerlerdeyim

belki de aşk dediğin erişilmez olmalı

ben imkansız aşklar için yaratılmışım

ne kavuşmayı bilirim ne unutmayı

kayboldum kuytusunda yalnızlıkların

yaşadım en karasını sevdaların

sensizlik bir ok gibi canıma saplanmalı

coşmalı yanardağlar kasırgalar kopmalı

aşkın bir zehir gibi kanımda dolaşmalı

elbette aşk dediğin böyle olmalı

ben imkansız aşklar için yaratılmışım

ne kavuşmayı bilirim ne unutmayı

kayboldum kuytusunda yalnızlıkların

yaşadım en karasını sevdaların

28 Haziran 2010 Pazartesi

EKSİĞİM...

Her biten aşk eksiktir aslında... Söylenecek çok şey, gidilecek çok yer, uyunacak çok gece vardır. Üstünden koca bir ömür geçse, ona ait bir şeyi eline aldığında sızlar burnunun direği. Onda kalmış parçanın yeridir aslında acıyan. İçindeki o koca boşluğa bakar durursun. Çünkü giderken, canından koparıp ona verdiğin parçanın yerine koyduğunu da alıp götürmüştür. Ve o koca boşluk, hep kanar. Her gece kanayan yerden bir pıhtı kopup kalbinin derinliklerine gömülür. Biriktikçe hicran olur. Kimi zaman o hicranı bile seversin. Çünkü sana onu hatırlatır; onun yarattığıdır; onunla birlikte nefes alır.
O, eski günlerin tanığıdır.
O kadim dost, herşeyin kanıtıdır.

5 Nisan 2010 Pazartesi

DAHA GÜN BATMADAN, AŞIK OLMADAN...


Dün...

Gurup Vakti...

Alanya...

Kale...

Sessizlik...

Ben...