14 Nisan 2009 Salı

SÖZÜN BİTTİĞİ YER


Küçücük bir kızken görmüştüm onu ilk kez... İzmir Devlet Hastanesi'nde... Ufak bir rahatsızlık için yatan annemin yanından ziyaretten dönerken, duvara asılı bir konferans ilanındaydı o kızıl saçlı, nur yüzlü kadın... Birkaç gün sonra, tam da annem hastaneden çıkacakken, konferans dağılıyordu, ve ben uzaktan onu gördüm. "Türkan Teyze!" diye seslendim, döndü, gülümsedi, el salladı bana. Öyle heyecanlanmıştım ki...

Bugün, giymekte olduğum beyaz önlüğün en önemli motivasyoncularından biridir Türkan Saylan. Yıllar sonra, İstanbul'a bir arkadaşımı ziyarete gittiğimde, sırf onunla birkaç cümle konuşabilmek için saatlerce beklemiştim Çapa Tıp Fakültesi'nin bahçesinde. O güler yüzlü, o şifa dağıtıcısı, o çok bilgili, o çok öğrenen, o çok öğreten, o çok merhametli, o çok azimli, o çok başarılı, o enerji taşan ufacık tefecik kadın. Herşeye meydan okuyan o koca çınar. Sabah, TV'de açıklama yaparken bile "aşk mektuplarıma dokunmazdınız inşallah" diye espri yapıyor; canım benim... Sana yaptıklarına inanamıyorum. Bu kadarına gerçekten inanamıyorum. Şu hasta halinle seni üzmelerine dayanamıyorum. Çok endişeleniyorum. Senin yapacak daha o kadar çok işin var ki... Yazıklar olsun bu insanlara... Diyecek başka söz bulamıyorum...


P.S: Son fotoğrafını koyamadım, onu hasta hasta o halde konuştururlarken görünce gözlerim doldu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder