20 Temmuz 2009 Pazartesi

BİR GARİP AÇMAZ

Sabah kahvaltısı yaparken, ve eğer evde yiyorsam, akşam yemeğinde açıktır televizyonum. Genellikle haber saatidir. İki gün önce, yine haberleri izliyorum.
TEM otoyolunda yaşanan bir trafik kazası haberi... Spiker haberi sunarken, ekranda simsiyah asfalt,üzerinde tuzla buz olmuş cam kırıkları. Beyaz bir spor ayakkabısı teki. Yol kenarında oturmuş, ellerini yüzüne kapatmış ağlayan bir adam. Gömleği kan olmuş, şakağında kurumuş kan var. "Biri hafif yaralı kurtuldu" diyor spiker, "diğeri hayatını kaybetti".
Bakıyorum ekrana...
Asıl hayatını kaybetmiş gibi duran, ellerini yüzüne kapatmış, ağlayan adam. Şakağındaki kurumuş kana aldanmamak lazım, kalbi hala kanıyor. "Hayatım, beni bırakıp gitme" diyor; ama ses yok... Kamera, üzeri örtülü kişiye yaklaşıyor. Kumral bukleler görüyorum, beyaz örtünün altından. Ölmüş olduğuna inanmak öyle güç ki... Sanki örtüyü kaldırıp, koşup ağlayan adama sarılacak. "Gitmedim hayatım, bak buradayım ben. Hem şakağın kanamış senin. Acıyor mu canın?" deyiverecek. Ama örtüyü kaldırmıyor bir türlü. Çoktan gitmiş... Kimbilir nereye giderlerken, hiç planlamadıkları bir anda, alt üst oldu herşey. İkisi de hayatını kaybetti. Tek fark, biri dünyada kaldı.
Sevdiğimi kaybetme korkusu, içimi kemirir her zaman. Birinin soğuk bedenine sarılıp ağlamak, bu dünyada en çok korktuğum şey. Bedenini tonlarca soğuk toprağın altında bırakıp, yavaş yavaş yok oluşunu düşünmek. Bir daha asla sana sarılmayacağını bilmek. Sesini özlemek... Garip bir şekilde, artık olmadığını bilmek...
Onun için, birine asla çok kızamam ben. Çünkü her çok kızdığımda, onu bir daha görememe ihtimalimi düşünürüm. Bir daha asla onu sevdiğimi söyleyememe ihtimalimi... Ya ben onu yeterince sevemeden ölürse? Bir kere daha öpemezsem onu? Ya ona sarılıp uyuduğum son geceyse?

3 yorum:

  1. Düşüncesi bile kötü. Çaresiz kalmak çok kötü. Ölünce karşında, elinden hiçbir şey gelmemesi...

    Ama her son da yeni bir başlangıç demek bi' yerde. Çok yıpranmamak en iyisi...

    YanıtlaSil
  2. Ben senin kadar cesur değilim galiba sevgili terapist. Umarım hiçbirimizin başına gelmez...

    YanıtlaSil
  3. Babamın bir lafı vardı belki fazlaca iyimser olan;

    "Ölümü uzun sürecek bir ayrılık olarak düşünmek gerekli. Eninde sonunda tekrar kavuşulacak gidenlerle".

    Kavuşma biçimin ve kavuştuğunda içinde bulunduğun hal hiç de dünyevi olmayacağından bana çok da mantıklı gelmez bu laf, ama çok az da olsa teselli olabilir belki bazı insanlar için.

    YanıtlaSil